Toplumun Aynası Okullar
Toplumsal yaşamın doğurduğu ihtiyaçların kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkan okul, toplumsal bir kurumdur. Bu yönüyle okul, bulunduğu toplumun geçmişini, şu anki halini yani şimdisini ve gelecekteki görüntüsünü resmeder. Aslında okullar sayesinde bir toplumun şimdiye kadar oluşturduğu kültür mirasını, geleneğini, hâlihazır tüm birikim ve donanımını ve hangi geleceğe fırlamak üzere nasıl gerildiğini okumak ve anlamak kolaylıkla mümkündür. Okullar toplumların, toplumlar okulların aynasıdır.
Toplumların algısına, yargısına göre o toplumun insan ve gelecek tasavvuruna göre aynı toplumda dahi okula yüklenen anlam, işlev ve sorumluluk farlılıklar gösterir.
Blömke ve Herzig’e göre;
Bu algı ve yargılara göre okul, örneğin; bilgi aktarım merkezi, korunma ve barınma merkezi, yaşam ve deneyim merkezi, kültürlenme merkezi veya eğitim yoluyla kişilik ve karakter kazanma merkezi olarak görülür. Buna paralel olarak işlevleri bakımında okullar örneğin, kültür aktarımı merkezi, meslek edindirme merkezi, siyasal sadakati sağlama merkezi, sosyal hiyerarşiyi koruma merkezi, devletin sürekliliğini sağlama merkezi olarak tanımlanmaktadır. Blömke ve Herzig’e göre okul, biçimlenmiş bir kurum olmakla birlikte aynı zamanda sürekli biçimlenen bir kurumdur. Okula bakış açısındaki bu değişiklik, klasik okul anlayışı ve yeni anlayışının temel farkını oluşturuyor.
Klasik yaklaşımlar okulu, bir toplumun adeta sosyal, kültürel, tarihsel, siyasi ve ekonomik yapısının değişmez bir ürünü olarak görür ve onu buna göre biçimlenmiş bir kurum olarak tanımlar. Okulu sürekli biçimlenen bir örgüt olarak kabul eden yeni yaklaşımlar ise her bir okulu öğrenen bir örgüt ve kurum olarak kabul edip onu iyileştirmek amacıyla bilinçli ve sistematik bir biçimde geliştirilmesi gereken bir kurum olarak tanımlar.
Okulun birçok etken neticesinde bir biçim kazanmış, gelişen ve ortaya çıkan yeni ihtiyaçlara göre değişen ve yeniden biçimlenen bir kurum olduğu açıktır. Ancak okulun, bunların yanı sıra aynı zamanda kendini, bireyi ve kültürel, siyasi, ekonomik tüm boyutlarıyla toplumsal yaşamı biçimlendiren bir kurum olduğunu da düşünmek okul yaklaşımlarına yeni bir bakış açısı daha kazandırabilir.
Bir eğitim kurumu olarak okul, çok boyutludur. Okulun yakın çevresi, okulun fiziksel yapısı ve donanımı, yönetimi, öğretmenleri, öğrencileri ve velileri okulun mikro bileşenlerini ifade eder ve her bileşen kendi içerisinde yine birçok alt boyut barındırır. Mikro bileşenlerden biri olan veli örneğinde bu alt boyutlar; sorumlu, sorumsuz, ilgili, ilgisiz, bilinçli, bilinçsiz, okula karşı veya gönüllü şeklinde sıralanabilir.
Bu boyutlar örneğin öğrenci ve çevre için de geçerlidir. Okulun mezo bileşenleri arasında toplumu, kültürel değerleri, gelenek ve görenekleri ve folkloru saymak mümkündür. Okulun makro bileşenleri olarak içinde bulunduğu ülke, kıta, dünya ve tüm evren sayılabilir. Nihayetinde okulun krono yani zamansal bileşenleri olarak da okulun tarihte geçirdiği evreleri, tarihten getirdiği birikimi, geleneği ve hangi çağları hedeflediği sayılabilir.