Küçük yaşlarda halayık(köle) olarak parayla satılıp çalıştırılmaya başlanan Diber’in hazin dolu hikayesini anlatır. Sergüzeşt (Macera) romanı o dönemin en çok ses getiren romanlarından biri olmuştur. Dilber’in bir aileye satılmasından itibaren başına gelmeyen kalmamıştır. Taravet ve evin hanımı Dilber’e çok kötü davranıyordu.
Dilber’in okuldan tanıdığı Lütfiye’nin verdiği oyuncak onun için bir yol arkadaşı olmuştur. Artık o evde durmak istemez ve bir gün kaçmak için evden uzaklaşır. Yolda düşüp bayılmış ve bir yaşlı kadın onu evine götürmüştür. Lütfiye’nin ninesiymiş Dilber’i bulan teyze. Dilber, Lütfiye’yi görünce çok sevinmiş ama bu sevinci kursağında kalmış. Lütfiye’nin ninesi Dilber’i sahibelerinden istese de onlar Dilber’i vermek (satmak) istememiş ve Dilber eve geri dönmüştür.
Dilber’in sahipleri iflas etmiş ve Dilber’i köle satan tacire satmışlardı. Dilber yeni sahibinin çok iyi birisi olması için çok dualar etmiş ve gerçekten de duası kabul olmuş. Yeni sahibinin oğlu Celal Bey ile aralarında bir elektriklenme gerçekleşmiş. Evin sahibi bu olayı fark ettiği gibi Dilber’i evden kovmuş. Dilber’in evden gittiğini öğrenen Celal Bey amansız bir hastalığa yakalanmıştır.
Dilber’in başka bir sahibe satılmasıyla birlikte farklı olaylar da peşi sıra gelişmiştir.